Psikolojik Travma Nedir?



                                                                   Ruhsal Travma Nedir?



Kişiyi aşırı korkutan, dehşet içinde bırakan, çaresizlik yaratan, çoğu kez olağandışı ve beklenmedik olayların yolaçtığı etkilere ruhsal travma diyoruz. İnsan hayatında sıkıntı ve üzüntü yaratan pek çok olay olur, ancak bunların tümü ruhsal travma yaratmaz.
Olay: 
-korku, dehşet veya çaresizlik hissi yaratmışsa
Olayda:
-kişinin kendisinin veya yakınının ölüm veya yaralanma tehlikesi varsa

ruhsal travma olarak adlandırılır.
Bu tanımlamaya göre ileri yaşta bir yakınımızın yıllarca süren bir hastalık sonrasında ölümünün ruhsal travmaya yol açma ihtimali daha düşük iken, insanın bir yakınını beklenmedik biçimde –örneğin trafik kazasında- kaybetmesi daha fazla travmatik etki yapar.
Hangi Olaylar Ruhsal Travmaya Yol açar?
Ruhsal sorunlara yol açtığı bilinen travma türleri şöyle sıralanabilir:
* Doğal afetler (deprem, sel, yangın)
* İnsan eliyle yapılan travmalar (savaş, işkence, tecavüz)
* Kazalar (iş, trafik)
* Beklenmedik ölümler 
* Ciddi-ölümcül hastalıklara yakalanma
Toplumda ruhsal travmalara yol açan olaylar (savaş, kazalar, tecavüz, saldırılar, afetler) çok yaygındır
Toplum içinde ruhsal travmaya yol açan olaylar çok yaygındır. Araştırmalar her iki kişiden birinin bu tür olaylarla hayatında en az bir kere karşılaştığını gösteriyor. Ruhsal travmayla karşılaşma şansı herkes için eşit değildir. Suç oranının yüksek olduğu yerlerde yaşayanlar, başka ruhsal hastalığı veya alkol-madde bağımlılığı olanlar, askerler, polisler, itfaiye personeli olanlar korkutucu olaylarla daha sık karşılaşırlar. 

Ruhsal travmalardan sonra en sık görülen iki hastalık: depresyon ve travma sonrası stres hastalığı
Kişiyi çok korkutan, dehşet içinde bırakan, çaresizlik duyguları yaratan olayların uzun süren ruhsal sorunlara yol açtığı biliniyor. Ruhsal travmalardan sonra sık görülen rahatsızlıklardan biri depresyondur. Depresyonun en sık görülen belirtileri isteksizlik, halsizlik, moral bozukluğu, uyku ve iştah bozukluğu ve hayattan zevk alamamadır. Depresyon ruhsal travmadan sonra ilk kez ortaya çıkabileceği gibi, daha önce depresyon geçirmiş kişilerde depresyonun tekrarlaması şeklinde de görülebilir.
Travma sonrası stres hastalığında ise:
  • uykusuzluk,
  • kabuslar,
  • olayla ilgili anıların rahatsız edici biçimde sık sık hatırlanması,
  • sürekli olarak olayın tekrarlanacağı korkusu ve bu nedenle diken üstünde hissetme,
  • kolay irkilme,
  • çabuk sinirlenme,
  • gelecekle ilgili plan yapamama,
  • yabancılaşma (başkaları beni veya yaşadıklarımı anlamıyor hissi),
  • olayı hatırlatan durumlarda huzursuz olma ve bu durumlardan kaçınma görülür
Bu belirtiler çoğu kişide travmayı izleyen günlerde görülür ve genellikle birkaç hafta içinde kendiliğinden düzelir, ancak bazı kişilerde aylarca, hatta yıllarca sürebilir. Şu anda 80 yaşın üstünde olan 2. dünya savaşı gazilerinde hala bu hastalığın izlerini taşıyanlar vardır. Belirtiler bazen travmatik olay olup bittikten aylarca sonra başlayabilir.
Birinci dünya savaşından sonra tanınmaya başlayan bu hastalık, özellikle Vietnam’dan dönen Amerikalı askerlerde görülen travmatik stres belirtilerinin ayrıntılı biçimde araştırılması ve birçok kitaba, filme konu olması nedeniyle tüm dünyada daha iyi bilinir hale gelmiştir.
Travma Sonrası Stres Hastalığı görülen pek çok kişide aynı anda başka ruhsal rahatsızlıklar da görülür. TSSH ile birlikte en sık görülen hastalık depresyondur. Depresyon dışında çeşitli anksiyete (bunaltı) bozuklukları, aşırı alkol veya madde kullanımı da görülebilir. Daha önceden ruhsal hastalık geçirmiş kişilerde travma sonrasında o hastalıkların yeniden ortaya çıkma riski fazladır. TSSH dışında ikinci bir ruhsal hastalık varsa, hem kişinin yaşadığı sıkıntı ve işgücü kaybı artar, hem de daha yoğun ve daha uzun süreli tedavi gerektirir.

NASIL BAŞA ÇIKABİLİRSİNİZ?
Süreklilik ve bütünlük duygunuzu onarmak için,
Bilgi edinmek, küçük ama gerçekleştirebileceğiniz sorumluluklar/roller edinmek, asla sosyal bağlarınızı kaybetmemek, güvendiğiniz arkadaşlarınız ile gruplaşmak, yalnız kalmamak ve şunu asla unutmamak: verdiğiniz tepkiler normal insanların anormal durumlar karşısında verdiği tipik reaksiyonlardır. Siz değil, başınıza gelen durum ANORMAL! Fiziksel açıdan kuvvetli olabilmek için, Kendinizi asla ihmal etmeyin ve iyi beslenin. Dinlenmek için kendinize zaman verin. Spor yapmak stresi azaltmanın en iyi yollarından biridir. Alkol ve uyuşturucudan uzak durun.

Duygusal açıdan toparlanabilmek için,
 Duygusal açıdan yakın gelecekte sizleri nelerin beklediğini bilin, bilgi edinin Yasınızı yaşamak için kendinize izin verin, güçlü gözükmek için çaba göstermeyin Sizi anlayan ve destekleyen kişiler ile bağlantınızı koparmayın Çevrenizden veya gerekiyorsa profesyonel birinden destek isteyin Sıkıntılarınızı paylaşın

Düşüncelerinizi toparlamak için,
Gösterdiğiniz tepkileri normal kabul edin Başınıza gelenin sizin kontrolünüz dışında geliştiğini ve ne yaparsanız yapın,bu gibi durumlar karşısında hazırlıklı olunamayacağını unutmayın Genelleme yapmaktan kaçının (bu sadece sizin yada yakınlarınızın başına gelmedi ve gelmeyecek). Davranışlarınızı gözden geçirin; Hayatınızı bir düzene oturtmak, ki bu önceki düzeninizden farklı da olabilir. Hayatınızın önceliklerini değiştirebilirsiniz. Anlamsız bulduğunuz ve yapmak istemediğiniz şeyleri devreden çıkarabilirsiniz. Sizin için önemli olan kişiler ile daha sık görüşüp, daha derin ilişkiler kurabilirsiniz. Bugünü yaşamaya özen gösterebilirsiniz.
ÇOCUKLARIN BAŞA ÇIKMALARINA YARDIMCI OLMAK İÇİN...
Her şeyden önce, korku ve endişe içindeki çocuğu anlamak çok önemlidir. Çocuklar korkuları anlamsız veya aşırı bulunduğu taktirde, anlaşılmadıkları hissiyle utanıp, reddedilmiş ve sevilmiyor hissedebilirler. Bu da sonuçta korkularını daha da arttırır. Bu yüzden çocuğunuzu dinleyin ve konuşması için onu cesaretlendirin. Bazen yetişkinler daha kötü etkilenirler diye çocukların konuşmasından veya onların yanında konuşmaktan çekinebilirler. Ailenin diğer bireylerinin konuşmalarını dinlemek, duygu ve düşüncelerinin kabul gördüğünü duymak bile çocukları rahatlatır. Travmatik olaylar karşısında bazen ebeveynler kendileri de korkmuş oldukları için, çocuklarını rahatlatıp yatıştıracak gücü kendilerinde bulamayabilirler. Bu gibi durumlarda çocuğunuzdan duygularınızı saklamaya çalışmak yerine paylaşmanız, çocuğunuzun da kendi hislerini rahatça paylaşması için bir fırsat sunar. Çocuğunuzu rahatlatacak sözcükleri bulamadığınızda da "Korktuğunu biliyorum", "Bu korkutucu bir duygu" gibi cümlelerle duygularını yansıtmanız çok faydalı olacaktır. Bu duyguların "normal" olduğunu duymak bile oldukça rahatlatıcıdır. Stresli zamanlarda ailenin bir arada kalması son derece önemlidir. Böyle zamanlarda çocukların terk edilme ve korunamama korkuları hemen harekete geçtiği için olayın üstüne onların mümkün olduğunca yanında olmanızda fayda vardır. Sadece sözcüklerle değil, yaptıklarınızla da çocuğunuza güven vermek önemlidir: "Hepimiz birlikteyiz ve bize hiçbir şey olmadı" mesajı, çocuğunuza duygusal güvenlik hissi verecektir. Ayrıca gün içinde çocuğunuzla daha çok vakit geçirip, onunla oynarsanız, gece daha güvende hissedecektir. Çocukların yatma ve uyku sorunlarıyla ilgili olarak, bir süre için biraz esnek davranılabilir. Örneğin, çocuğunuz konuşmak istiyorsa, normalden daha gevşek davranıp daha uzun süre sizinle sohbet etmesine izin verebilirsiniz. Ancak bu esnemelere bir sınır koymak da önemlidir. Normal rutinde yapılan değişikliklerin (anne-babanın odasında yatmak gibi) birkaç gün içinde normale dönmesi gereklidir. Çocukla birlikte bu normal rutine dönüş günü (3-4 günden uzun olmamak koşuluyla) için anlaşılmalı ve o gün geldiğinde anlaşmaya sadık kalınmalıdır. Mümkün olduğunca çabuk günlük yaşantıya ve evin genel düzenine dönmekte fayda vardır. Özellikle küçük çocuklarda (okul öncesi yaşlarda) düzenlerini bozmamak önemlidir. Daha büyük çocuklardan günlük olağan yaşantıya dönmede (yemek yapma, sofra kurma gibi) yardım istenebilir. Çocuklar taktir görmekten çok hoşlanırlar. Özellikle bu gibi kritik zamanlarda, olumsuz, yaşlarına uymayan davranışlarına odaklanmaktansa, olumlu davranışlarını vurgulamakta fayda vardır. Okula gitmekte güçlük çeken çocukların mutlak suretle okula gönderilmesi gerekir. Bu konuda okul rehberlerinin desteği istenebilir.
BELİRTİLERİ NE ZAMAN CİDDİYE ALMALI VE PROFESYONEL DESTEK İSTEMELİSİNİZ?
Gerçek bir tehdit ile karşılaşıp ve/veya fiziksel zarar görmüş yada buna doğrudan tanık olmuşsanız, bu esnada aşırı derecede korku, çaresizlik ve dehşet hissettiyseniz,
Olayla ilgili anılarınız sık sık tekrarlanıyorsa,
Sık sık kabus görüyorsanız,
Bazen olay yeniden oluyormuş gibi hissediyor ve davranıyorsanız,
Olayı çağrıştıran her şeye karşı aşırı duyarlılık ve tepki gösteriyorsanız,
Olayın önemli bir bölümünü unutmuşsanız,
Her şeye karşı önemli bir ilgi azalmanız var ise,
İnsanlardan uzaklaşıyor ve yabancılaşma hissediyorsanız,
Bu belirtiler olaydan 1 ay geçtikten sonra da sürüyor ise,
Bu belirtiler kişisel, sosyal ve mesleki hayatınızda bozulmalara sebep oldu ise.
Çoğu anne-baba çocuklarının korkuları ve endişelerinin üstesinden gelmelerine yardımcı olabilirler. Ancak yardım edemedikleri zaman, bu onların başarısızlığı değildir. Çocuğunuzun aşırı derecede endişelendiğini gördüğünüz taktirde, zamanında profesyonel destek alarak sorunun büyümesini engellediğiniz gibi, normale dönme sürecini hızlandırmış olursunuz.
Uyku problemleri birkaç geceden fazla devam ederse,
Size aşırı derecede bağımlı ve yapışık hale gelirse ve bu davranışı devam ederse,
Korkuları azalmak yerine giderek artarsa, profesyonel yardım almanızda fayda vardır
Ağır psikolojik travmaların belirtileri:

Ağır psikolojik travmalar küçük olaylar sonucunda meydana gelmez. Kişiyi aşırı derecede etkilemesi ve bilinç altına yerleşmesi sonucunda oluşmaktadır. Bu yüzden oldukça önemli olan psikolojik bir sorundur. Herhangi bir kişinin geçirmiş olduğu ağır psikolojik travmalar kişide genel olarak şu belirtileri vermektedir:

  • Bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi 
  • Kendini yorgun ve güçsüz hissetme 
  • Kişinin olaylara karşı bakış açısının değişmesi 
  • Korkak olması 
  • Uyku problemi yaşaması 
  • Sürekli rüyalarında kabus ve kötü şeyler görme 
  • İnsanlara karşı güven problemi yaşama 
  • Kendini yalnız ve tek başına hissetme
  • Anksiyete 











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Üç Çatallı Gölge Köyü

Bir kadının aşık olup olmadığını anlamak

Marilyn Monroe'nun ölümü hakkında teoriler ve gerçekler